
seni seyreden, sana sevgiyle bakan birileri yoksa ne anlamı var son model otomobilin?" Ama bunlar sevgi ile birlikte olursa mükemmel olur. Eğer sen, sen isen, lüksün, daha fazla paranın hiçbir zararı yok.
Birçok konuya değiniyor çocukluk, arkadaşlık, dostluk, aşk, evlilik, anne-baba çocuk ilişkileri, iş hayatı vb. bunların hepsini özetlemekte şu an gerçekten zorlanıyorum ama elinin altında olup ara ara karıştırılması gereken kitaplardan biri. Yazarın kendisi Ermeni kökenli ve ahiret inancı yok çünkü öldükten sonra ne olacağı ile ilgili sayfa 195 te şöyle yazmış: "Belki ruhlar alemine geçiliyordur, belki tekrar dünyaya geliniyordur, belki aynı dünyada gözle göremediğimiz varlıklar olarak bedenlerine sahip ruhlarla beraber var olmaya devam ediliyordur." diye saçmalamış. Hatta bir sonraki sayfada sayfa 196da da "Ölenin nereye gittiğini gerçekten bilmiyoruz. Belki de ölümün ardından davul zurnalarla karşılanıyor ve geçmiş olsun deniyor." diyerek saçmalamaya devam etmiş böyle yazıları görünce insan ister istemez sinirleniyor! Bunun gibi bir çok görüşüne katılmadığım yer var. Mesela 35 yıl babası ile görüşmeyen bir katılımcısından bahsediyor, babası ile görüşmeye seni seviyorum demeye cesareti olmadığını yıllardır duygularını içinde tuttuğunu ama daha sonra cesaretini toplayıp babası ile görüştüğünü ve şimdi muhteşem bir baba kız ilşkileri olduğunu söylüyor. Buraya kadar bir şey yok ama cesaretini toplayıp babasının yanına gidebilmesi için iki şişe şarap içmesi gerekmişti diyor ve cesaretin arkasında neden olarak şarap içmeyi gösteriyor ve size zehri veriyor tabiki buna da kesinlikle katılmıyorum.!İçki Allah'ın kesinlikle haram kıldığı birşey! Ve hayatının akışını ciddi anlamda değiştiren olay olarak Türkiye Ermenileri Patriği ile tanışması olarak değiniyor kitapta. Bu yazdığı da bana uyan bişey değil beni Mahmut Efendi Hz. veya Mahmud Esad Coşan hoca efendi gibi alimler etkileyebilir hayatımın akışını değiştirebilir. Ermeni misyonerliği yapıyor farkettirmeden! Birde şu paragrafa kesinlikle katılmıyorum müslüman bir kişinin hayatına tamamen zıt bir bakış açısı. Paragraf aynen şöyle: "Evli bir adama aşık olunmaz, evli bir kadın aşık olmamalı, hayatında biri varken başka bir aşk hayatına giremez demek haddime değil. Katılmıyorum da buna." yazmış. Savunduğuna bakarmısınız evli bir kadın başka birine aşık olabilir, evli bir adama da başka biri aşık olabilir, hayatında biri varken başka bir aşk hayatına girilebilir diyor, bu görüş bizim ahlak yaşantımıza dinimize uygun mu tamamen ters! Evli olan bir kadının veya erkeğin gözü dışarı da mı olur veya evli olan bir erkeğe başkası nasıl bakabilir? Rabbim böyle zihniyetlerden korusun. Yine sayfa 160ta kesinlikle katılmadığım paragraf: "Dostların cinsiyeti yoktur. Erkek, kadın,gey, lezbiyen, trans önemi yoktur. Bir erkek ve bir kadın dost olabilir mi ? Neden olmasın? Bir kadın ve bir erkek dost olunca mutkaka 'kadınlık' ve 'erkeklik' sirayet etmiyor." Bu sapıkça görüşüne de katılmıyorum dostların cinsiyeti yokmuş erkek, kadın, gey, lezbiyen, trans herşey olabilirmiş. Erkek ve kadın arasında dostluk olamaz bunu bir önceki okuduğum Ey Aşk Evliliğe Hazır mısın? kitabında da belirtmiştim. Ve sayfa 172'de ki bir cümle"Çocuğunun eşcinsel yönelimi de olabilir, genç yaşta hamile de kalabilir." İşte bir toplumun ahlakı nasıl yok edilir bu şekilde bir zihniyetle! Bu kişinin hayata bakış açısı bir müslümanın hayata bakış açısı değil kesinlikle. Kitapta begenmediğim yerleri yazarın kesinlikle kabul etmediğim fikirlerini yazmaya çalıştım inşallah atladığım bir yer olmamıştır.
Beğendiğim kısımlar:
🌟Dışarıda bir yaşam var, bir de ben... Her şey... Ölüm geldiğinde bitip gidecek bu yaşam. Yaşamak çok sade ve basit bir o kadar da karmakarışık... Üzülecek, sevinecek, düşecek, kalkacak, yaşayıp gideceğiz... Yaşarken nereye gittiğin belirleyecek sonunu... Er ya da geç sevdiklerimizi de yitireceğiz ölümün gerçekliğinde... Herşey gelip geçici..
🌟Hayalimizdekileri yapabilmek adına yaşamaya başlamamızın önünde en büyük engel başkalarının düşüncelerine verdiğimiz önem. Bu hayat senin hayatın. Kendi yaşamını yaşamadıkça başkalarını suçlayacak, bencilleşeceksin. En çok pişman olduklarımız içimizde biriktirdiğimiz yaşayamadıklarımız olacak.
🌟Kendi isteklerimizi anlamadan sürekli başka insanların ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyoruz. Kendin gibi yaşayarak ödeyeceğin en ağır bedel, kopya bir yaşamı yaşarken ödeyeceğin bedelden daha ağır olamaz.
🌟Bir şey yapacak ya da başlayacaksan şimdi adımını atmalısın. Yarın değil, şimdi. Ertelemekten vazgeç. Yapman gerekeni şimdi yap ve kurtul. Ertelediğin her şey seninle yaşamaya devam eder, ayak bağın olur. Geçmişini kurcalamayı bırak. Bugünkü sorunlarını çözebiliyorsan zaten geçmişini çözüyorsun demektir.
🌟Geçmişin izlerini silemem ama bugüne etkilerini değiştirebilirim. Bugünü geçmişten kopararak, bugünkü sorunlarımı çözerek geçmişimi kabus olmaktan sadece "olmuş olana" dönüştürebilirim. Bugün geçmiş yok. Geçmişten bugüne benim taşıdıklarım ve taşınmasına izin verdiklerim var sadece. Sen geçmişi bırakmadıkça geçmiş seni hiç bırakmayacak.
🌟Başarı o kadar göreceli bir kavram ki... Başarılı bir hayatım oldu demek nasıl mümkün olur?
Gerçekten taşıdıklarını yaşama geçiriyor musun?Sana bahşedileni dünyaya taşıyor musun? Gerçekten yaşayan sen misin yoksa yarattığın bir siluet mi? Benim için başarılı bir yaşam senin yaşadığın yaşam. Bir başka ifadeyle rekabete girmeden, kıyaslamadan, kendi kulvarında, kendi yolunda mükemmel denen tanımlanamayan bir başka olguyu değil , yapabileceğinin en iyisini yapman, yaşayabileceğinin en iyisini yaşamak. Başarının ihtiyaç duyduğu kavram "cesaret". Eleştirilmekten, dışlanmaktan o kadar çok korkuyoruz ki, ışıltılı yola geçemeden en yakındaki güvenli yola sapıyoruz ve kendimizi çıkmaz sokakta buluyoruz.
🌟Bugün seni el üstünde tutanlar yarın üzerinden geçip gidebilir. Senin gücüne gelenler, hiç ummadığın anda uzaklaşıp gider. Kendi hayatını, seni sen yapanları, inandıklarını, sana ait olan hayallerini gerçek sevenlerinle yaşamak gerçek başarıdır.
🌟Bugün milyonlarca insan aslında hiç de aradıkları olmayan, kendilerini yansıtmayacak başarı hedeflerinin, suni ideallerin peşinde koşuyor. Bu koşuşturma mutsuz insanları, kendiyle çevresiyle barışık olmayan insanları yaratıyor.
🌟Sevgi emek ister, sevgi özen ister... Korkunun barınamadığı, korkunun karşısında yaşayamadığı tek şey sevgidir. Sevgi bedenle bütünleşerek var olur, aşkın tersine... Sevgi tek gerçektir. Sen sevgisin, ben sevgiyim, sevgisiz var olabilecek hiçbirşey tanımıyorum. Sevgi sınırsızdır. Başı ve sonu olamayacağı gibi, ne zaman bitti diye de soramazsın. Ya vardır ve hep kalır ya da yoktur. Sevginin bitmesi için ölmen gerekir. Ya da tutsak olmak. Bugün ben sevmiyorum, sevgiden uzağım diyen herkes tutsaktır.
🌟Üzüntü, kıskançlık, kızgınlık, korku, sevgi, arzu ve diğer tüm duygular ifade edilmediklerinde, arabanın benzin deposundan damlayan benzin gibi birikir bombaya dönüşür.
🌟Çok paran olması da yoksul olmadığın anlamına gelmiyor. Çünkü bir üst sınır yok. Kıyasladıkça görüyorsun ki, kıyasladığın yere göre zengin veya yoksul oluşun değişiyor.
🌟"Allah'ım bir gün insanlara istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler."
🌟Sevmediğin işleri yaptığın sürece ihtiyacın olan para sana gelmeyecek; gelse de yetmeyecek, tatmin etmeyecek. Sevdiğimiz bir şeyi borçlanarak alıyoruz; sonra o borcu ödemek için satın aldığımız şeyin keyfinden fazla stres yaşıyoruz. Cebindeki kadar yaşadığında, dik duracak gücün, tavrını koyabileceğin bir lüksün oluyor. Kredi kartların, kredilerin, borçlanabilme gücün senin satın alma gücün değil. Bizim olmayan parayı bizim sayıyoruz. Sonra da döngü hiç bitmiyor.
🌟Sen yapabildiğinin en iyisini yapacaksın ve sadece kendinle yarışacaksın. Umurumda değil, başarısızlığımdan, beceremediklerimden haz duyan insanlar ve onların düşündükleri. Elde edilen başarılar, tatmin olunan bir hayat kimseye altın tepside sunulmadı. Birilerinden birşey bekleme, sen adımlar attığında birileri yanına gelir, seni bulur. Sen değeri ürettikten sonra, değerini bilen gelir. Her konuda, her kulvarda.
🌟Bir şeyi de unutmuyorum ki, benim dışımdaki kişi ya da olayları değiştiremem, ben değişebilirim. Ben farklı bir yoldan gidebilirim.
Bunlar kitapta beğendiğim kısımlar ama bunların yanında verilmeye çalışılan zehire dikkat!!! Yazara göre "Gerçekten Yaşıyor Musun? Yoksa sadece nefes mi alıyorsun... " un cevabı kendimiz olduğumuz sürece gerçekten yaşayacağız, kendimiz olamadıkça sadece yaşayan ölüler olacağız. Bende kitabı okuduktan sonra yazarın kendi yaşantısını anladıktan sonra şunu söylüyorum, insanın kendi olması çok güzel ama İMANLA birlikte olursa. Diğer türlü istediğin kadar kendin ol sen daha Rabb'inin emrettiği imanın şartlarından biri olan ahiret inancını kabul etmiyorsan imanın yoksa bana göre YAŞAYAN ÖLÜSÜNDÜR.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder