26 Ekim 2015 Pazartesi
MÜMİN GÜNEŞTEN ÖNCE UYANIR GÜNEŞİ UYANDIRIR
Sabah ezanını dinlemenin verdiği huzur hiçbirşeyde yok!
Gecenin bu sessizliğinde yalnız olmadığını Rabb'inin seni huzuruna beklediğini bilmek ne güzel....
Bizlere Müslüman bir ülkede doğmayı, yaşamayı, ezan sesini duymayı nasip eden Rabb'imize sonsuz hamd olsun. Ve diğer vakitlerin ezanından farklı olarak söylenen, "Essalatü hayrun minen nevm" kısmı çok etkileyici. (Namaz uykudan hayırlıdır!)
Rabbim bizleri namazı dosdoğru kılan kullarından eylesin inşallah. Bu sabah, sabah ezanı okunurken hissettiklerim böyleydi. Aslında tüm hissedilenleri kelimelere dökmek zor. Ömrümüzün her gününe sabah namazıyla başlayabilmek duası ile...
Hayırlı sabahlar...
26.10.2015
Etiketler:
Dinin Direği,
Dua,
Gerçek Aşk,
Huzur,
Namaz,
Sabah Namazı
13 Ekim 2015 Salı
KELEBEĞİN HAYAT SIRLARI
Bu kitap uzun zamandır alıp okumak istediğim bir kitaptı. Cumartesi günü dışarı çıktığımda almak kısmet oldu. Cumartesi akşamı okumaya başladım biraz. Kitap farklı konu başlıklarından oluşuyor, her konu başlığını 2-3 sayfa anlatmış. Farklı farklı konu başlıklarında farklı olaylardan bahsedilse de kitapta bir sürükleyicilik var kopuk değil. Elimden bırakamadan okuyarak pazar günü 22:02'de kitabımı bitirdim öyle
uyudum :) Pazar günü için planım farklıydı aslında hava güzel olursa dışarı çıkmayı düşünüyodum. Pazar sabahı uyandığımda havanın yağmurlu ve kapalı olduğunu görünce dışarı çıkma fikrinden vazgeçtim. Yağmurlu bir günde türk kahvemide yapıp kitabımı okumaya karar verdim. Okullar açılalı 2 hafta oldu ilk haftaların yoğunluğu ile kitap okumaya vakit ayıramamıştım kitap okumayıda özlemiştim adeta çok iyi oldu pazar gününü böyle değerlendirmek.
Kitabın arka kapağındaki yazıyı çok beğendim ve kitabın içindekileri biran önce okumak istedim. Kitabın içinde beğendiğim kısımlar kadar beğenmediğim bölümler de var. Kitapta farklı birçok konudan bahsedildiği için özetlemek zor. Genelde her okuduğum kitapta en beğendiğim cümleleri kitabın ilk sayfasına yazarım. Bu kitapta da en çok beğendiğim ve kitabın ilk sayfasına yazdığım iki cümle: " Yarın bugündür. Yaşadığın herşey de şu andır." "Sadece güneşli günlerde yürürsen gideceğin yere varamazsın."
uyudum :) Pazar günü için planım farklıydı aslında hava güzel olursa dışarı çıkmayı düşünüyodum. Pazar sabahı uyandığımda havanın yağmurlu ve kapalı olduğunu görünce dışarı çıkma fikrinden vazgeçtim. Yağmurlu bir günde türk kahvemide yapıp kitabımı okumaya karar verdim. Okullar açılalı 2 hafta oldu ilk haftaların yoğunluğu ile kitap okumaya vakit ayıramamıştım kitap okumayıda özlemiştim adeta çok iyi oldu pazar gününü böyle değerlendirmek.
Kitabın arka kapağındaki yazıyı çok beğendim ve kitabın içindekileri biran önce okumak istedim. Kitabın içinde beğendiğim kısımlar kadar beğenmediğim bölümler de var. Kitapta farklı birçok konudan bahsedildiği için özetlemek zor. Genelde her okuduğum kitapta en beğendiğim cümleleri kitabın ilk sayfasına yazarım. Bu kitapta da en çok beğendiğim ve kitabın ilk sayfasına yazdığım iki cümle: " Yarın bugündür. Yaşadığın herşey de şu andır." "Sadece güneşli günlerde yürürsen gideceğin yere varamazsın."
Ve kitapta beni etkileyen aklımda kalan yerlerden biride "İnsanların ölmeden 1 saat önce söyledikleri" bölümüydü. Alman bir hemşire hastanede ölümü kesin hastaların son 1 saatlerinde yanlarında olma görevini devralmış. Ve yıllar sonra yaşadıklarını yazmış. İnsanların en büyük pişmanlıkları: Tahmin edin insanların en büyük pişmanlıkları ne? "Başkasının/başkalarının hayatını yaşamış olmak!" Bunu yapan insanların çok olduğunu söylüyor Nil Karaibrahimgil, "Kendimi rafa kaldırayım ve 'onun' ya da 'onların' senaryosunda rol oynayayım" diyen çok diyor bu fikrine bende katılıyorum. İnsanlar bukalemun gibi birçok kimse olduğu gibi kendi değil. İkinci en büyük pişmanlıkları da şuymuş: "İnsan ömrünün sadece kısa bir bölümü sağlıklı. O dönemde doya doya yaşamadım sağlığımı. Koşmadım, seyahat etmedim vs." Kitapta kesinlikle katılmadığım ve bir anne olarak Nil Karaibrahimgil'e kesinlikle yakıştıramadığım bölüm bir kadın kürtaj olmaya gidiyorsa kendine göre haklı sebepleri olabileceğini savunuyor. Kürtajın hiç bir şekilde haklı bir gerekçesi olamaz! KÜRTAJ BİR CİNAYETTİR! Kürtaj yasaklansa da bir kadının kafasına koyduğunu yapacağını gidip hastahanede kürtaj olmak yerine bir apartman dairesinde tehlikeli alet edevatla ve cahil insanlarca yine kürtaj olabileceğini ve öyle mikrop kapmasındansa kürtaj(cinayet) serbest olsunu savunuyor! Oradaki ortam hijyenik mi değil mi onu düşünebiliyor ama orda bir cinayet oluyor onu düşünemiyor! Kürtajı kendisine göre savunuyor. Sayfa 284'te yazdığı bir paragraf: "Çünkü bir kadın, o çocuğa hayalindeki geleceği veremeyeceğini hissettiği anda karar verir, ruhunu kanatır, kafaya koyduğunu yapar. Bir kadın kafaya koyduğunu, en büyük yasaklar ülkesinde de yaşasa yapar. Nokta." Kesinlikle katılmıyorum bir insan kafasına koyduğunu yapar diyerek, kürtajın(cinayetin) yasaklanmaması savunulamaz ! Ve sayfa 285'te yine katılmadığım bir paragraf: "Yeni bir anayasa hazırlanırken, kadınların tepesine gökyüzü koyun, prangalar takmayın bedenlerine." Kürtajı yasaklamak demek kadınların bedenlerine prangalar takmak değildir benim için nokta.
Kitabın adından da anlaşılacağı gibi hayata dair herşeye değinmeye çalışmış Nil Karaibrahimgil, sıkılmadan bir solukta okuduğum bir kitaptı. Hayata dair herseyden kısa kısa kısa bahsettiği için ben sadece ilgimi çeken yerleri paylaştım.
2 Ağustos 2015 Pazar
GERÇEKTEN YAŞIYOR MUSUN? yoksa sadece nefes mi alıyorsun...
Bu kitap alıp okumak istediğim kitaplardan biriydi. İnstagramda takip ettiğim kişilerden birinin bu kitabi önerdiğini görmüştüm ve kitapçıya gittiğimde bu kitabı sordum yine ordada kitabi inceledim, kitabın arka kapağında yazan yazı beni çok etkiledi ve kesin almaya karar verdim ki kitabın ismi başlı başına etkileyici "GERÇEKTEN YAŞIYOR MUSUN? Yoksa sadece nefes mi alıyorsun..." 27 Temmuz 2015'te aldım kitabı ara ara okudum ve bu sabah sabah namazından sonra uyku tutmayınca kitabın geri kalan kısmını okudum ve 1 Ağustos 2015 8:39'da bitirdim. Kitabı okurken beğendiğim altını çizdiğim çok yer oldu, ağır ağır sindire sindire okudum hemen okuyım bitsin istemedim . Böyle bir kitabı özetlemek zor ama temel açlığımızın sevgi olduğundan bahsediyor. Hepimiz sevmek ve sevilmek isteriz şüphesiz. Ama bunu isterken kendimiz olmamız gerektiğini bukalemun gibi olmamamız gerektiğini seni sevsinler diye onların istediği gibi bir kişi olmak yerine kendin ol ve seni sen olduğun için sevsinler diyor bu şekilde olursa yaşantından huzur alacağını anlatıyor. Ve seni gerçekten sen olduğun için sevenler gerçek sevenlerindir diyor. Kendimizden başka herşey olmaya çalışıp, kendimiz olmaktan kaçtığımızı ifade ediyor. Ve kendimiz olmadıkça sadece yaşayan ölüler olacağmızı söylüyor. Yani kitabın isminin cevabı özet olarak bu kendin misin değilmisin eğer hayatında kendinsen gerçekten yaşıyorsun.
Sevgisiz elde edeceğin hiçbirşeyin insanı tatmin etmeyeceğini, yetmeyeceğini, açlığını doyurmayacağını ifade ediyor. Çok zengin olup son model bir araban, çok lüks bir evin olabilir ama sevgi olmadıktan sonra hiçbir önemi yok arabaya eve sarılamazsın diyor. Sevgi olmazsa hep birşeyler eksik. Sevgi yoksa hiçbirşey yok. Sevgi yoksa hayatında kazandığın, elde ettiğin, ulaştığın hiçbirşeyin değeri olmadığını anlatıyor. Yine kitaptan alıntı: "Evin içinde seni bekleyen yoksa ne anlamı var saray olsa?.. Ağlayabileceğin bir omzun yoksa, seni sadece sen olduğun için seven biri yoksa ne anlamı var milyonlarca doların olsa?... Sen direksiyondayken
seni seyreden, sana sevgiyle bakan birileri yoksa ne anlamı var son model otomobilin?" Ama bunlar sevgi ile birlikte olursa mükemmel olur. Eğer sen, sen isen, lüksün, daha fazla paranın hiçbir zararı yok.
Birçok konuya değiniyor çocukluk, arkadaşlık, dostluk, aşk, evlilik, anne-baba çocuk ilişkileri, iş hayatı vb. bunların hepsini özetlemekte şu an gerçekten zorlanıyorum ama elinin altında olup ara ara karıştırılması gereken kitaplardan biri. Yazarın kendisi Ermeni kökenli ve ahiret inancı yok çünkü öldükten sonra ne olacağı ile ilgili sayfa 195 te şöyle yazmış: "Belki ruhlar alemine geçiliyordur, belki tekrar dünyaya geliniyordur, belki aynı dünyada gözle göremediğimiz varlıklar olarak bedenlerine sahip ruhlarla beraber var olmaya devam ediliyordur." diye saçmalamış. Hatta bir sonraki sayfada sayfa 196da da "Ölenin nereye gittiğini gerçekten bilmiyoruz. Belki de ölümün ardından davul zurnalarla karşılanıyor ve geçmiş olsun deniyor." diyerek saçmalamaya devam etmiş böyle yazıları görünce insan ister istemez sinirleniyor! Bunun gibi bir çok görüşüne katılmadığım yer var. Mesela 35 yıl babası ile görüşmeyen bir katılımcısından bahsediyor, babası ile görüşmeye seni seviyorum demeye cesareti olmadığını yıllardır duygularını içinde tuttuğunu ama daha sonra cesaretini toplayıp babası ile görüştüğünü ve şimdi muhteşem bir baba kız ilşkileri olduğunu söylüyor. Buraya kadar bir şey yok ama cesaretini toplayıp babasının yanına gidebilmesi için iki şişe şarap içmesi gerekmişti diyor ve cesaretin arkasında neden olarak şarap içmeyi gösteriyor ve size zehri veriyor tabiki buna da kesinlikle katılmıyorum.!İçki Allah'ın kesinlikle haram kıldığı birşey! Ve hayatının akışını ciddi anlamda değiştiren olay olarak Türkiye Ermenileri Patriği ile tanışması olarak değiniyor kitapta. Bu yazdığı da bana uyan bişey değil beni Mahmut Efendi Hz. veya Mahmud Esad Coşan hoca efendi gibi alimler etkileyebilir hayatımın akışını değiştirebilir. Ermeni misyonerliği yapıyor farkettirmeden! Birde şu paragrafa kesinlikle katılmıyorum müslüman bir kişinin hayatına tamamen zıt bir bakış açısı. Paragraf aynen şöyle: "Evli bir adama aşık olunmaz, evli bir kadın aşık olmamalı, hayatında biri varken başka bir aşk hayatına giremez demek haddime değil. Katılmıyorum da buna." yazmış. Savunduğuna bakarmısınız evli bir kadın başka birine aşık olabilir, evli bir adama da başka biri aşık olabilir, hayatında biri varken başka bir aşk hayatına girilebilir diyor, bu görüş bizim ahlak yaşantımıza dinimize uygun mu tamamen ters! Evli olan bir kadının veya erkeğin gözü dışarı da mı olur veya evli olan bir erkeğe başkası nasıl bakabilir? Rabbim böyle zihniyetlerden korusun. Yine sayfa 160ta kesinlikle katılmadığım paragraf: "Dostların cinsiyeti yoktur. Erkek, kadın,gey, lezbiyen, trans önemi yoktur. Bir erkek ve bir kadın dost olabilir mi ? Neden olmasın? Bir kadın ve bir erkek dost olunca mutkaka 'kadınlık' ve 'erkeklik' sirayet etmiyor." Bu sapıkça görüşüne de katılmıyorum dostların cinsiyeti yokmuş erkek, kadın, gey, lezbiyen, trans herşey olabilirmiş. Erkek ve kadın arasında dostluk olamaz bunu bir önceki okuduğum Ey Aşk Evliliğe Hazır mısın? kitabında da belirtmiştim. Ve sayfa 172'de ki bir cümle"Çocuğunun eşcinsel yönelimi de olabilir, genç yaşta hamile de kalabilir." İşte bir toplumun ahlakı nasıl yok edilir bu şekilde bir zihniyetle! Bu kişinin hayata bakış açısı bir müslümanın hayata bakış açısı değil kesinlikle. Kitapta begenmediğim yerleri yazarın kesinlikle kabul etmediğim fikirlerini yazmaya çalıştım inşallah atladığım bir yer olmamıştır.

seni seyreden, sana sevgiyle bakan birileri yoksa ne anlamı var son model otomobilin?" Ama bunlar sevgi ile birlikte olursa mükemmel olur. Eğer sen, sen isen, lüksün, daha fazla paranın hiçbir zararı yok.
Birçok konuya değiniyor çocukluk, arkadaşlık, dostluk, aşk, evlilik, anne-baba çocuk ilişkileri, iş hayatı vb. bunların hepsini özetlemekte şu an gerçekten zorlanıyorum ama elinin altında olup ara ara karıştırılması gereken kitaplardan biri. Yazarın kendisi Ermeni kökenli ve ahiret inancı yok çünkü öldükten sonra ne olacağı ile ilgili sayfa 195 te şöyle yazmış: "Belki ruhlar alemine geçiliyordur, belki tekrar dünyaya geliniyordur, belki aynı dünyada gözle göremediğimiz varlıklar olarak bedenlerine sahip ruhlarla beraber var olmaya devam ediliyordur." diye saçmalamış. Hatta bir sonraki sayfada sayfa 196da da "Ölenin nereye gittiğini gerçekten bilmiyoruz. Belki de ölümün ardından davul zurnalarla karşılanıyor ve geçmiş olsun deniyor." diyerek saçmalamaya devam etmiş böyle yazıları görünce insan ister istemez sinirleniyor! Bunun gibi bir çok görüşüne katılmadığım yer var. Mesela 35 yıl babası ile görüşmeyen bir katılımcısından bahsediyor, babası ile görüşmeye seni seviyorum demeye cesareti olmadığını yıllardır duygularını içinde tuttuğunu ama daha sonra cesaretini toplayıp babası ile görüştüğünü ve şimdi muhteşem bir baba kız ilşkileri olduğunu söylüyor. Buraya kadar bir şey yok ama cesaretini toplayıp babasının yanına gidebilmesi için iki şişe şarap içmesi gerekmişti diyor ve cesaretin arkasında neden olarak şarap içmeyi gösteriyor ve size zehri veriyor tabiki buna da kesinlikle katılmıyorum.!İçki Allah'ın kesinlikle haram kıldığı birşey! Ve hayatının akışını ciddi anlamda değiştiren olay olarak Türkiye Ermenileri Patriği ile tanışması olarak değiniyor kitapta. Bu yazdığı da bana uyan bişey değil beni Mahmut Efendi Hz. veya Mahmud Esad Coşan hoca efendi gibi alimler etkileyebilir hayatımın akışını değiştirebilir. Ermeni misyonerliği yapıyor farkettirmeden! Birde şu paragrafa kesinlikle katılmıyorum müslüman bir kişinin hayatına tamamen zıt bir bakış açısı. Paragraf aynen şöyle: "Evli bir adama aşık olunmaz, evli bir kadın aşık olmamalı, hayatında biri varken başka bir aşk hayatına giremez demek haddime değil. Katılmıyorum da buna." yazmış. Savunduğuna bakarmısınız evli bir kadın başka birine aşık olabilir, evli bir adama da başka biri aşık olabilir, hayatında biri varken başka bir aşk hayatına girilebilir diyor, bu görüş bizim ahlak yaşantımıza dinimize uygun mu tamamen ters! Evli olan bir kadının veya erkeğin gözü dışarı da mı olur veya evli olan bir erkeğe başkası nasıl bakabilir? Rabbim böyle zihniyetlerden korusun. Yine sayfa 160ta kesinlikle katılmadığım paragraf: "Dostların cinsiyeti yoktur. Erkek, kadın,gey, lezbiyen, trans önemi yoktur. Bir erkek ve bir kadın dost olabilir mi ? Neden olmasın? Bir kadın ve bir erkek dost olunca mutkaka 'kadınlık' ve 'erkeklik' sirayet etmiyor." Bu sapıkça görüşüne de katılmıyorum dostların cinsiyeti yokmuş erkek, kadın, gey, lezbiyen, trans herşey olabilirmiş. Erkek ve kadın arasında dostluk olamaz bunu bir önceki okuduğum Ey Aşk Evliliğe Hazır mısın? kitabında da belirtmiştim. Ve sayfa 172'de ki bir cümle"Çocuğunun eşcinsel yönelimi de olabilir, genç yaşta hamile de kalabilir." İşte bir toplumun ahlakı nasıl yok edilir bu şekilde bir zihniyetle! Bu kişinin hayata bakış açısı bir müslümanın hayata bakış açısı değil kesinlikle. Kitapta begenmediğim yerleri yazarın kesinlikle kabul etmediğim fikirlerini yazmaya çalıştım inşallah atladığım bir yer olmamıştır.
Beğendiğim kısımlar:
🌟Dışarıda bir yaşam var, bir de ben... Her şey... Ölüm geldiğinde bitip gidecek bu yaşam. Yaşamak çok sade ve basit bir o kadar da karmakarışık... Üzülecek, sevinecek, düşecek, kalkacak, yaşayıp gideceğiz... Yaşarken nereye gittiğin belirleyecek sonunu... Er ya da geç sevdiklerimizi de yitireceğiz ölümün gerçekliğinde... Herşey gelip geçici..
🌟Hayalimizdekileri yapabilmek adına yaşamaya başlamamızın önünde en büyük engel başkalarının düşüncelerine verdiğimiz önem. Bu hayat senin hayatın. Kendi yaşamını yaşamadıkça başkalarını suçlayacak, bencilleşeceksin. En çok pişman olduklarımız içimizde biriktirdiğimiz yaşayamadıklarımız olacak.
🌟Kendi isteklerimizi anlamadan sürekli başka insanların ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyoruz. Kendin gibi yaşayarak ödeyeceğin en ağır bedel, kopya bir yaşamı yaşarken ödeyeceğin bedelden daha ağır olamaz.
🌟Bir şey yapacak ya da başlayacaksan şimdi adımını atmalısın. Yarın değil, şimdi. Ertelemekten vazgeç. Yapman gerekeni şimdi yap ve kurtul. Ertelediğin her şey seninle yaşamaya devam eder, ayak bağın olur. Geçmişini kurcalamayı bırak. Bugünkü sorunlarını çözebiliyorsan zaten geçmişini çözüyorsun demektir.
🌟Geçmişin izlerini silemem ama bugüne etkilerini değiştirebilirim. Bugünü geçmişten kopararak, bugünkü sorunlarımı çözerek geçmişimi kabus olmaktan sadece "olmuş olana" dönüştürebilirim. Bugün geçmiş yok. Geçmişten bugüne benim taşıdıklarım ve taşınmasına izin verdiklerim var sadece. Sen geçmişi bırakmadıkça geçmiş seni hiç bırakmayacak.
🌟Başarı o kadar göreceli bir kavram ki... Başarılı bir hayatım oldu demek nasıl mümkün olur?
Gerçekten taşıdıklarını yaşama geçiriyor musun?Sana bahşedileni dünyaya taşıyor musun? Gerçekten yaşayan sen misin yoksa yarattığın bir siluet mi? Benim için başarılı bir yaşam senin yaşadığın yaşam. Bir başka ifadeyle rekabete girmeden, kıyaslamadan, kendi kulvarında, kendi yolunda mükemmel denen tanımlanamayan bir başka olguyu değil , yapabileceğinin en iyisini yapman, yaşayabileceğinin en iyisini yaşamak. Başarının ihtiyaç duyduğu kavram "cesaret". Eleştirilmekten, dışlanmaktan o kadar çok korkuyoruz ki, ışıltılı yola geçemeden en yakındaki güvenli yola sapıyoruz ve kendimizi çıkmaz sokakta buluyoruz.
🌟Bugün seni el üstünde tutanlar yarın üzerinden geçip gidebilir. Senin gücüne gelenler, hiç ummadığın anda uzaklaşıp gider. Kendi hayatını, seni sen yapanları, inandıklarını, sana ait olan hayallerini gerçek sevenlerinle yaşamak gerçek başarıdır.
🌟Bugün milyonlarca insan aslında hiç de aradıkları olmayan, kendilerini yansıtmayacak başarı hedeflerinin, suni ideallerin peşinde koşuyor. Bu koşuşturma mutsuz insanları, kendiyle çevresiyle barışık olmayan insanları yaratıyor.
🌟Sevgi emek ister, sevgi özen ister... Korkunun barınamadığı, korkunun karşısında yaşayamadığı tek şey sevgidir. Sevgi bedenle bütünleşerek var olur, aşkın tersine... Sevgi tek gerçektir. Sen sevgisin, ben sevgiyim, sevgisiz var olabilecek hiçbirşey tanımıyorum. Sevgi sınırsızdır. Başı ve sonu olamayacağı gibi, ne zaman bitti diye de soramazsın. Ya vardır ve hep kalır ya da yoktur. Sevginin bitmesi için ölmen gerekir. Ya da tutsak olmak. Bugün ben sevmiyorum, sevgiden uzağım diyen herkes tutsaktır.
🌟Üzüntü, kıskançlık, kızgınlık, korku, sevgi, arzu ve diğer tüm duygular ifade edilmediklerinde, arabanın benzin deposundan damlayan benzin gibi birikir bombaya dönüşür.
🌟Çok paran olması da yoksul olmadığın anlamına gelmiyor. Çünkü bir üst sınır yok. Kıyasladıkça görüyorsun ki, kıyasladığın yere göre zengin veya yoksul oluşun değişiyor.
🌟"Allah'ım bir gün insanlara istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler."
🌟Sevmediğin işleri yaptığın sürece ihtiyacın olan para sana gelmeyecek; gelse de yetmeyecek, tatmin etmeyecek. Sevdiğimiz bir şeyi borçlanarak alıyoruz; sonra o borcu ödemek için satın aldığımız şeyin keyfinden fazla stres yaşıyoruz. Cebindeki kadar yaşadığında, dik duracak gücün, tavrını koyabileceğin bir lüksün oluyor. Kredi kartların, kredilerin, borçlanabilme gücün senin satın alma gücün değil. Bizim olmayan parayı bizim sayıyoruz. Sonra da döngü hiç bitmiyor.
🌟Sen yapabildiğinin en iyisini yapacaksın ve sadece kendinle yarışacaksın. Umurumda değil, başarısızlığımdan, beceremediklerimden haz duyan insanlar ve onların düşündükleri. Elde edilen başarılar, tatmin olunan bir hayat kimseye altın tepside sunulmadı. Birilerinden birşey bekleme, sen adımlar attığında birileri yanına gelir, seni bulur. Sen değeri ürettikten sonra, değerini bilen gelir. Her konuda, her kulvarda.
🌟Bir şeyi de unutmuyorum ki, benim dışımdaki kişi ya da olayları değiştiremem, ben değişebilirim. Ben farklı bir yoldan gidebilirim.
Bunlar kitapta beğendiğim kısımlar ama bunların yanında verilmeye çalışılan zehire dikkat!!! Yazara göre "Gerçekten Yaşıyor Musun? Yoksa sadece nefes mi alıyorsun... " un cevabı kendimiz olduğumuz sürece gerçekten yaşayacağız, kendimiz olamadıkça sadece yaşayan ölüler olacağız. Bende kitabı okuduktan sonra yazarın kendi yaşantısını anladıktan sonra şunu söylüyorum, insanın kendi olması çok güzel ama İMANLA birlikte olursa. Diğer türlü istediğin kadar kendin ol sen daha Rabb'inin emrettiği imanın şartlarından biri olan ahiret inancını kabul etmiyorsan imanın yoksa bana göre YAŞAYAN ÖLÜSÜNDÜR.

Etiketler:
Aşk,
Evlilik,
Gerçekten Yaşıyor musun? Yoksa sadece nefes mi alıyorsun...,
Hayat,
Kişisel Gelişim,
Kitap,
Kitap Keyfi,
Kitap Kurdu,
Kitap Oku,
kitap okuma keyfi,
Ölüm,
Sahil,
Sevgi,
Tatil
30 Temmuz 2015 Perşembe
Ey AŞK Evliliğe Hazır mısın?
Bu kitabı almamdaki sebeplerden biri öncelikle kitap kapağının pembe olması pembe aşığı olduğum için dikkatimi çekti, sonra kitabı inceledim kitabın ön kapağında yazan "Gerçek aşkın gidişatı hiçbirzaman pürüzsüz değildir." Wiliam Shakespeare sözü beni etkiledi ve birde D&R'de %50 indirimdeydi indirimide yakalamışken kaçırmak istemedim:) Ama kitabı okumaya başladığımda kitaptaki olayların karmaşıklığı beni çok yordu, açıkçası olayları da anlamaya çalışmadım. Bir an önce kitabı okuyumda bitsin diye düşünüyordum. Çünkü kitap hiç sürükleyici değil olayların birbirinden bağımsızlığı gereksiz anlatımlar kitabı sadece uzatmış ve sıkıcı hale getirmiş. 367 sayfa ama bunun yerine daha kısa olsa sürükleyici olsa daha iyi olurdu.
Kısaca kitapta anlatılan şu; Dakota düğün günü Grant tarafından terkediliyo ve 10 ay kadar sonra çocukluk arkadaşı Brendan ile evlenmeye karar veriyor. Ama yine içinde aynı şeyi yaşarmıyım korkusu oluyor düğün gününe kadar ve düğün günüde Brendan'ın gecikmesinden tedirgin oluyor dejavumu yaşıyorum diye düşünüyor. Neyseki Brendan düğüne geliyor düşündüğü gibi olmuyor evleniyorlar ve kitapta anlatıldığına göre bir ömür boyu mutlu oluyorlar :)
Kısaca kitapta anlatılan şu; Dakota düğün günü Grant tarafından terkediliyo ve 10 ay kadar sonra çocukluk arkadaşı Brendan ile evlenmeye karar veriyor. Ama yine içinde aynı şeyi yaşarmıyım korkusu oluyor düğün gününe kadar ve düğün günüde Brendan'ın gecikmesinden tedirgin oluyor dejavumu yaşıyorum diye düşünüyor. Neyseki Brendan düğüne geliyor düşündüğü gibi olmuyor evleniyorlar ve kitapta anlatıldığına göre bir ömür boyu mutlu oluyorlar :)
Kitaptaki şu sözü çok beğendim:
"Erkek ve kadın arasında dostluk olamaz. Tutku, nefret, hayranlık, aşk olur ama dostluk olmaz." -Oscar Wilde
Çoğu müslümanın söyleyemediğini bir yabancının söylemesine hem şaşırdım hem de takdir ettim helal olsun. Bence de erkek ve kadın arasında arkadaşlıkta dostlukta olmaz!
29 Temmuz 2015 Çarşamba
AŞKI SENDE BULDUM
Bu kitabı yaklaşık 8-9 ay once Üsküdar'da ilk defa duzenlenen Uskudar Sahaf Festivali'nden almistim. Ayrıca Anadolu yakasında da ilk düzenlenen sahaf festivaliymiş. Aldığım zaman okumaya niyetlendim ama okuyamamistim o zaman sonradanda elime birkaç defa almıştım biraz okumaya başlayıp bırakmıştım diye hatırlıyorum ama öyle kalmıştı. En son İstanbula kardeşimin Kpss sınavı icin gittigimizde evimden kitabi aldım tatilde okurum diye. Kitabı okumaya başladığımda 100 sayfasını okudum sonra elimden bıraktığımda kitap sürükleyici olmadıgı icin 2.ye elime alıp okumam icin 1-2 gun zaman gecti. 4 günde bitirebildim kitabi. Kitap Gordon'un esir aldığı kıza asik olmasını ve olayın farklı başlayıp Ask ile sonuçlanmasını anlatıyor. Bu ask tek taraflı degil esir aldığı kız Constancede ona sırılsıklam asik oluyor. Kaçmaya esaretten kurtulmaya fırsatı oldugu halde kaçmıyor. Çünkü şimdiki esareti cok daha buyuk onu esir olan kişiye asik oldugu icin sevdigi adama tutuklu oluyor. Ve ikiside bu Ask sonucunda herseyi göze alıyorlar. Askın gözü gercekten körmüş diyor insan okurken, onu okurken hissediyorsunuz. Ama sürükleyici olmaması olayların kopuk kopuk olması bir bütünlük olmaması ve bazı olayların gereksiz uzatılması beni sıktı. Ve New York Best Seller kitaplarini bir daha almayi dusunmuyorum, isimleri dahi aklimda tutamadim olaylar yasantilar bana cok uzak. Sonuc olarak gercek Askı yasamak güzel bişeymiş diyor insan, Rabbim herkese nasip etsin!
Etiketler:
Aşk,
Aşkı Sende Buldum,
Gerçek Aşk,
Keyif,
Kitap,
Kitap Keyfi,
Kitap Kurdu,
Kitap Oku,
Tatil
Bana SENİ SEVİYORUM Deme HİSSETTİR...
Ramazan bayramının ilk günü 17 Temmuzda almıştım bu kitabı, kitap en çok satanların arasındaydı ama o yüzden değil beni etkileyen ismi oldu açıkçası ve aldım. İsmi beni etkilemişti "Bana Seni Seviyorum Deme Hissettir". Çünkü biz bayanlar bazı şeyleri duymaktan çok bunu hissetmek isteriz ve o yüzden merak ettim aldım. 18 Temmuz'da başladım kitabı okumaya kitap çok hızlı ilerliyo 1günde bitti. Sabah başlamıştım bitirmeden elimden bırakamadım 19 Temmuz 02:28de bitmişti kitap. Hatta annemlerle o gün sahile inerken yanıma kitabımıda aldım sahilde de biraz okudum ve eklediğim fotoğrafı da orda çektim. Kitapta yaşanılanlar beni etkiledi o anki ruh haliminde etkisiyle kitabı son kısımlarına doğru okurken ağlıyodum.
Kitapta beni etkileyen cümlelerden bazıları:
💕Bir kadının en güzel makyajı, Gülüşünde sakladığı erkektir.
💕Sevmeyi bilen bir kadının kalbi cennetin giriş kapısıdır.
💕Sevmesini bilen kadınla, sahip çıkmasını bilen bir adamdan var mıdır daha güzel seveni ?
💕Sevdiği adam için çaba sarf eden kadının sevgisine doyum olmaz. Sevdiği kadının kendisi için çaba sarf etmesini sağlayabilen erkeğin de aşkına...
💕Gerçekten seven kadının güzelliğini sevdiği adama baktığı gözlerinden anlayabilirsiniz.
💕Dualarına ortak edecek kadar sev beni. Çünkü sen çoktan aminsin dualarıma.
💕En güzel hislerimin sahibisin sen.
💕Erkeklik yürekte başlar, sevdiği kadına sahip çıkmakla biter. Adam olmaksa bunun devamlılığını getirebilmekte.
💕Annemden sonra sevdiğim ikinci kadınsın sen.
💕Ne de olsa kalbimin en güzel dualarısın artık. Senin gülüşünse aminim...
💕Aşık olduğu adamın özelliklerini kaybediyor olması bir kadının en korkulu rüyasıdır.
💕Sevenin halinden sevmeyen asla anlayamaz.
💕Kadının en güzel dekoltesi sevdiği adama açtığı kalbidir.
💕Aşk karın doyurmuyor diyorsunuz ama hayat mideden de ibaret değil ki.
💕Sevmesini bilen kadının makyaja ihtiyacı yoktur. Sevdiği adama bakan gözleri yeter.
💕Kalbimin en güzel yerini sana ayırdım, çok yorma bu kalbi!
💕Sevdiği adama ait olmasını bilen kadınla, kadınına anlamlar yükleyerek seven adam zaten tamamlar birbirini.
💕Kalp bu, herkese açılmaz kapısı. Oraya giren tek olmalı ve kıranı da seveni de tek olmalı. Sevginin böylesi makbuldür.
💕Uyandığı her güne onu severek başlamalı.
💕En güzel kalpler kırılır.
💕Ben en çok seni sevmek isterken, en çok sende yaralandım. Kalbimin ilk ağrısıydın.
💕Sevmek her zaman acıtır. Önemli olan bu acıyı sana hangi boyutta yaşatacak olan insanı iyi seçebilmen.
💕Yeri gelince çok güzel seven kadınlar, gün geliyor duygusuz bir varlığa dönüşebiliyor. Bundaki en büyük pay sevmeyi bile beceremeyen adamlar.
💕Sen benim seni gördüğümde kalbimin titrediğiydin.
💕Kırdığın her kalbin hesabını sorar Yaradan.
💕Seviyorum denilmeyle sevilmez.
Hissettireceksin...
💕Giden kadın yoktur, gidişine sessiz kalan adam vardır. Kadının duygularına sahip çıkmayan adam vardır.
💕Hayatı ve kendisiyle ilgili her konuyu yalan söylemeden saklamadan söylemek istediği birine ihtiyaç var insanın.
💕Bir insanın çektiği acıyı anlayabilmek, hissedebilmek için o acıyı tatmanız gerekir.
💕Sürekli aynı hataya düşüyorum. İnsanları kendim gibi zannedip yer veriyorum hayatımda. Birçok kez düşürüyorum kendimi bu duruma. Ne zaman akıllanacağım konusunda hiçbir fikrim yok.
💕Ben sende beni buldum.
Etiketler:
Huzur,
Keyif,
Kitap,
Kitap Keyfi,
Kitap Oku,
Sahil,
Seni Seviyorum Deme Hissettir,
Tatil,
Yaz
24 Temmuz 2015 Cuma
DEPREM!
Bu sabah, sabah namazını kıldıktan sonra tekrar uyumak için yattığımda saat 5:40 civarında deprem oldu. Bu her anını hissettiğim 2.depremdi sanırım. Daha uyumamıştım çünkü, bi kaç saniye sürdü ama o korku yetti. Saniyede her yer bi anda yerlebir olabilirdi. Ne kadar aciz olduğumu anladım bir kez daha! Hemen annemi aradı gözlerim annem balkondaydı o sırada ve o da hissetmiş anneme seslendim anne geeel diye! Babamda camiye gitmişti evde değildi tam deprem olduğu sırada yoldaymış sanırım o yüzden hissetmemiş. Babamda eve geldi birkaç dakika içinde ve rahatladım. Rabbim bizi daha büyük felaketlerden koru!
11 Temmuz 2015 Cumartesi
KİTAP OKUMAK ALIŞKANLIK MI?
Kitap okumak bence tamamen bi alışkanlık bir defa alışkanlık haline getirince bırakamıyosunuz dışarı çıkarken dahi yanınıza kitabınızı almadan çıkamıyosunuz. Benim için yazmakta öyle sürekli yazmıyorum ama yazdığımda içim rahatlıyo huzur buluyorum. Ara arada olsa yazmalıyım bişeyler. Ramazan'da kitap okumaya çok daha fazla vaktim oldu bilmiyorum sizde de öyle mi, tüm vaktim yemekle mi geçiyo ki şimdi boş vaktim çok fazla oluyo :) Ya da Ramazan'ın bereketi mi zamanında bereketlenmesi? Televizyon bağımlısı değilim Ramazan'da çok fazla boş vaktimde olsa uzun süre televizyon karşısında durunca sıkılırım. İstanbuldaki evimde 2 sene oldu hala televizyon yok ve alma ihtiyacı da hissetmiyorum. Çalışırken ona vaktim de kalmıyo açıkçası. Ramazan'da boş vaktimin çok olması belkide benim oruçlu iken dışarıya çıkmayıp kendimi eve kapatmamdan olabilir. Dışarıya çıkacak enerjim olmuyo çünkü:) Ve dışarıya çıktığımda bi yerde oturunca bişey yeyip içme olmadığı için keyifte almıyorum. Dışarıya çıkma sebebim ya market için ya kitapçıya gitmek için ya da ödeme vs monoton bi hayat. Ama güzel de oluyo evde kitap okumaya Kuran'ı Kerim okumaya bol bol vakit kalıyo. İnşallah bu kıymetli günleri en güzel şekilde değerlendirebilenlerden oluruz. Herzaman olduğu gibi yine çok çabuk geçti Ramazan. Hayırlı iftarlar, orucunuzu açarken duanızda beni de unutmayın inşAllah...
BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ
Evde olan kitaplardan birini okumak istedim busefer ve Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni aldım elime. Bu Ahmet Ümit'in kitaplarından okuduğum sanırım dördüncü kitabi. Kitap Başkomiser Nevzat ve yardımcısu komiser Ali'nin araştırdığı yılbaşı gecesi işlenen bir cinayeti anlatıyor.. Bir yılbaşı gecesi bıçaklanarak öldürülen Engin'i kim öldürdü? Yılbaşı gecelerinin herkes için gülüp eğlendiği bir gece olurken polisin kabusu olduğu en çok suç işlenilen kesinlikle bir vukuatın olduğu yaralama, taciz, tecavüz, cinayet olaylarının en çok yaşandığı gece olduğundan bahsediliyor. Polisiye severim ama bu iğrenç meyhanelerde kumarhanelerde geçen gece hayatından bahsedildiği için beni sıktı. Kitaptaki Başkomiser Nevzat karakterine esnafın çoğunluğu Beyoğlu'nun En Güzel Abisi diye hitap ediyor kitabın ismide oradan geliyor. Dün öğlenden sonra saat 1de başladım okumaya ama katilin kim olduğunu öğrenmeden uyuyamadım sahurdan sonra saat 4 te bitirdim kitabi. Ve herzaman olduğu gibi yine okuyucuyu şaşırtmayı başarmış Ahmet Ümit olayları kurgulaması çok iyi ve hiç beklemediğim kişi katil çıktı Beyoğlu Rapsodisinde olduğu gibi. Aklımda olan bikaç ihtimalden biri değildi katil hiç hiç beklemediğim biri çıkmıştı. Hayatta böyle hiç beklemediğimiz kişilerden hiç beklediğimiz şeyleri görebiliyoruz, her an herşeye hazırlıklı olmalı. Kitapta sürükleyicilik, olay kurgusu herşey iyi güzel ama kitapta yazar sürekli kendi siyasi görüşünü empoze etmeye çalışmış. Gezi parkı olayları ve bu olaylara karışan örgütlerden bahsediliyor, bu örgütlerin haklı olduğu baskıcı bir ülkede bu örgütlerin olması gerektiği devletin görevini yapmadığı için bunlar olduğu yani her yeri yakıp yıkan bu kişiler haklı ve masum gibi gösterilmeye çalışılmış! Ve orada güvenliği sağlamaya çalışan polis ise tam tersine insanlara zarar veren sanki yok yere biber gazı sıkan hatta birkaç kişinin gözünü çıkarmış vs böyle lanse ediliyor! Şimdiki cumhurbaşkanımız o zaman Gezi Parkı eylemleri sırasında başbakanımız olan Recep Tayyip Erdoğan olayı şu cümlelerle çok güzel açıklamıştı. " Bu ülkede herkesin görüşlerini özgürce ifade etme hakkı vardır. Bu ülkede herkesin demokratik sınırlar içinde, hukuk çerçevesinde tepkisini ortaya koyma, mitingini yapma hakkı vardır. Ancak hiç kimsenin hukuksuzca, demokrasi dışı eylem yapma, işgal eylemi yapma, esnafa, çevrede oturanlara, yoldan geçenlere zarar verme hakkı yoktur. Hele hele hiç kimsenin ağaçlar kesiliyor bahanesiyle ortaya çıkıp, Türkiye'de gerilimi arttırmaya hiç hakkı yoktur." Ve bu durumda polisin oradaki halkın güvenliğini sağlamaya çalışmasıda hükümetin acımasızca polisleri göstericilerin üzerine sürdüğü olarak yansıtılmış! İstanbula yapılan köprüleri ise durmadan çirkin köprüler yapıyorlar diye yazmış! Bunlar beni tamamen rahatsız etti. Ama en çok rahatsız eden ise kitapta sayfa 319'da kader ile ilgili yazan cümleler, kadere inanmadığını alaylı bir şekilde tiye alarak yazmış. Aynen şu şekilde yazıyor. " Yaşam bizim dışımızdadır, biz olmasak da akar kendi başına. Bazıları kader diyor bunun adına. Kader kim bulmuşsa bu açıklamayı iyi yapmış." Kader kim bulmuşsa bu açıklamayı iyi yapmış nasıl bir cümle!!! Kadere inanmak imanın şartlarındandır! Kitapta sayfa 357'de meyhanede sarhoş olup eğlenen yaşlı bir kadının o haline Başkomiser Nevzat "Birgün böyle ölecek. Allah hepimize böyle ölüm nasip etsin." diyor!!! Beğendiği ölüm yaşlı sarhoş bir kadının meyhanede eğlenerek ölmesi böyle bir ölüm istenirmi? İnsan Rabb'inden imanla ölmeyi nasip etmesini ister. Ve kitapta sayfa 347'de en huzur bulduğu yer olarak bir meyhaneyi söylüyor. Yazan cümleler aynen şöyle: "Ne zaman bu eşiği aşsam, ne zaman bu meyhaneden içeri adımımı atsam, tarif edemediğim bir huzur, derin bir sükunetle doluyordu içim. Dünyanın iyi bir yer olduğunu kanıtlayan son mekan neresi deseler, hiç tereddüt etmeden Evgenia'nın Tatavlası(meyhane!) derdim." En huzur bulduğu ve dünyanın iyi bir yer olduğunu kanıtlayan yer olarak bir meyhaneyi söylüyor! Bu bakış açısıyla hayata bakan bir yazar olduğunu bu kitapla öğrendim, ve birdaha Ahmet Ümit'in kitaplarını kesinlikle okumam.
9 Temmuz 2015 Perşembe
ÖLÜM ÖLMÜYOR!
Hayat çok kısa. Çok çok kısa. Az önce bir sela okundu. Sanat okukundan bir öğretmen vefat etmiş. Allah rahmet eylesin. Ama sanki o ölüm bize hiç gelmiyecekmiş gibi değil mi?
Sizi bilmiyorum ama benim için öyle dünya sevgisi öyle sarmış ki kalbimi hep bu dünyada kalacakmışım gibi... Böyle düşünenler kaldı mı bu dünyada... Kimler geldi kimler geçti denir ya aynen öyle. Bizde geçip gideceğiz bir gün bir sela ile..
Bu hayatta ne çok çok sevinmeli ne de çok çok üzülmeliyiz. Bu dünyada hiç birşey baki değil ki, ne mutluluk ne üzüntü... Ölüm diye bir gerçek var çünkü! Bu dünyada sınavdayız inşallah bu sınavın farkında olup ebedi hayata ahirete en güzel şekilde hazırlanırız.. Bugün ikindiden sonra okunan sela bana bunları düşündürdü. Rabbim en güzel anımızı son anımız eylesin inşallah. Lütfen dualarınızda benim içinde bu şekilde dua edermisiniz. Allah razı olsun...
Ve son olarak "Kişinin kişiye üstünlüğü ancak takva iledir." sözü aklıma geldi ne güzel bir söz. Allah katında kimin kimden üstün olduğunu da kimse bilemez. Hep bunun farkında olmamız duasıyla...
Not: Tam 1 sene önce yazmıştım bu yazımı( 9 Temmuz 2014) Bloguma da eklemek istedim.
SEN BENİM DİĞER YARIMSIN
Dun aksam iftardan sonra kahvemi yaptım balkona çıktım havada çok güzeldi gündüz bunaltıcı bir hava olsada akşam serinlemişti, kahvemi içtikten sonra saat 11 gibi basladim "Sen Benim Diger Yarimsin"ı okumaya. Kitabin arkasinda kesinlikle soluksuz okuyacaksiniz yaziyordu ama kitap 535 sayfa, acikcasi kitabi okumaya baslamadan her gun yaklasik 100 sayfa okusam 6 gunde bitiririm diye planlamistim. Ama planladigim gibi olmadi kitap gercekten cok surukleyici sahura kadar ara vermeden 200 sayfasini okudum. Sahurdan sonrada okumaya devam ettim ve 368. sayfaya geldim. Bi ara kitap elimdeyken uyukladığımı farkettim ve kitabı bitirmeden uyumam diye düşünsemde uyumak için ara verdim. Kitap aska inanmayan ruh ikiziymis vs kelimeleri ile dalga gecen kizin Noraha sirilsiklam asik olmasini anlatiyor. Ama ben kesinlikle kitabı tavsiye etmiyorum. Aile hayati ve Poppy'nin yasadigi iliski kesinlikle bizim dini yaşantımıza İslam kültürüne uygun degil. Kiz 17 yasina geldikten sonra gece erkek arkadasinda bi bahane ile cok rahat kalabiliyor ve anne baba çok normal karşılıyor, icki icmek guzel bir davranismis gibi gosteriliyor sürekli! Allahin kesinlikle haram kildigi birseyken icki! Poppy üniversiteye giden bir öğrenci ve hayatı okul dışında arkadaşları ile ya barda geçiyor ya da sevgilisi ile. Üniversite hayatı olarak bilinç altına işlenen bu! Ve bi yerde Poppy "anneme ve babama beni yaratıp dünyaya getirdikleri" icin şükranlarımı sunmalıyım diyor! Yarattı kelimesini görünce o kadar rahatsız oldum sinirim bozuldu ki hemen üstünü çizdim kalemle. Yaratici birtek Allahtir! Bu ve bunun gibi bir cok sey Noelden bahsedilmesi vs. beni rahatsız etti. Kitap çok sürükleyici ama cok uykum geldigi icin 7:29'da kitabi okumayi biraktim ve uyudum. Ve sonra uyandigimda tekrar 12:00 de okumaya basladim, yaklasik 150 sayfam kalmisti kitabı beğenmemiştim ama sonunun nasil bitecegini merak ediyordum. Bu ask nasil sonlanacakti? Ve saat 14:51'de kitabim bitti ama sonunda da tamamen hayal kirikligi yasadim, tam bir fiyaskoydu sonu. Kesinlikle tavsiye etmiyorum, oku ve unut tarzinda bi kitap. Surukleyici ama geriye donup baktiginda aklinda kalan birsey yok ve olumsuz etkileyebilecek bir cok sey var. Böyle olduğunu bilsem kesinlikle almazdım.
7 Temmuz 2015 Salı
ŞÜKRETMEK
Bu mübarek aya eriştiğimiz için şükrederek başlıyorum sözlerime. Nedense Ramazan ayında daha çok hissediyor insan şükretmesi gerektiğini. Sadece bu ay değil, bu ayın feyziyle şükrümüzü her aya yaymamız gerekir aslında. Ama öyle olmuyor işte. Hiçbirzaman elimizdekinin kıymetini bilmediğimiz için elimizden gittiği zaman birşeylerin kıymetini anlıyor ve şükrediyoruz.
Saat 19:39 ve iftara yaklaşık 1saat var. 365 günün 335 günü istediğim zaman istediğim kadar içtiğim suyu şuan içemiyorum ve ozaman suyun kıymetini çok daha iyi anlıyorum. İlla ki kaybetmemizmi gerekir birşeylerin değerini anlayıp şükretmek için? 335gün Allah'ın bize verdiği helal olan nimetleri dilediği gibi yiyen,içen bizler sadece 30 gün oruç tutarken şikayetçi oluyor, bu sıcak uzun günde oruç tutulurmu diyoruz? Tüm bu nimetleri veren Rabbimiz için 30gün oruç tutmuşuz çokmu? Tüm bu nimetlere şükredip, sabretmemiz gerekmiyormu? Ama biz hep bulunduğumuz durumdan şikayetçi olup duruyoruz, şükretmek yerine. Oysaki şükrettiğimiz zaman farkına varabiliyoruz hayatımızdaki güzelliklerin..
Belki bazılarının sahip olamayacağı maddi manevi birçok şeye sahibiz ama hala bulunduğumuz yaşam koşullarını sevmiyoruz,isyan ediyoruz..ne kadar basit üzüldüklerimiz kafamıza taktığımız şeyler..belki acizlik bu belki kıymet bilmezlik. Hep bi depresif ruh hali, şarkıda diyor ya hani "yalan başkası yalan dünyada ölümden başkası yalan!" aynen öyle. ölüm diye bir gerçek varken bu hayatta geri kalan herşey değersiz ve önemsiz. Değerli olan tek şey Allah'ın sevdiği bir kul olabilmek..
Her geçen an ömrümüzden giden zaman ve bu geçen zamanlar asla ama asla geri gelmiyecek. 1dk. sonra bile ne olacağımızın garantisi yok. Bu yüzden yaşadığın her anın ve sahip olduğun şeylerin kıymetini bil.Sen şanslısın.Farklısın diğerlerinden.Bunun farkına var ve şükret.
Not: Bu yazımı 2011 yılında yazmıştım.
Saat 19:39 ve iftara yaklaşık 1saat var. 365 günün 335 günü istediğim zaman istediğim kadar içtiğim suyu şuan içemiyorum ve ozaman suyun kıymetini çok daha iyi anlıyorum. İlla ki kaybetmemizmi gerekir birşeylerin değerini anlayıp şükretmek için? 335gün Allah'ın bize verdiği helal olan nimetleri dilediği gibi yiyen,içen bizler sadece 30 gün oruç tutarken şikayetçi oluyor, bu sıcak uzun günde oruç tutulurmu diyoruz? Tüm bu nimetleri veren Rabbimiz için 30gün oruç tutmuşuz çokmu? Tüm bu nimetlere şükredip, sabretmemiz gerekmiyormu? Ama biz hep bulunduğumuz durumdan şikayetçi olup duruyoruz, şükretmek yerine. Oysaki şükrettiğimiz zaman farkına varabiliyoruz hayatımızdaki güzelliklerin..
Belki bazılarının sahip olamayacağı maddi manevi birçok şeye sahibiz ama hala bulunduğumuz yaşam koşullarını sevmiyoruz,isyan ediyoruz..ne kadar basit üzüldüklerimiz kafamıza taktığımız şeyler..belki acizlik bu belki kıymet bilmezlik. Hep bi depresif ruh hali, şarkıda diyor ya hani "yalan başkası yalan dünyada ölümden başkası yalan!" aynen öyle. ölüm diye bir gerçek varken bu hayatta geri kalan herşey değersiz ve önemsiz. Değerli olan tek şey Allah'ın sevdiği bir kul olabilmek..
Her geçen an ömrümüzden giden zaman ve bu geçen zamanlar asla ama asla geri gelmiyecek. 1dk. sonra bile ne olacağımızın garantisi yok. Bu yüzden yaşadığın her anın ve sahip olduğun şeylerin kıymetini bil.Sen şanslısın.Farklısın diğerlerinden.Bunun farkına var ve şükret.
Not: Bu yazımı 2011 yılında yazmıştım.
Etiketler:
Huzur,
Mübarek ay,
Onbir Ayın Sultanı,
Oruç,
Ramazan,
Şükret
6 Temmuz 2015 Pazartesi
ALLAH İÇİN SEVMEK
Allah icin birbirini sevmek sevmelerin en güzeli! Çıkarsız, içten, samimi... Allah için birbirlerini seven dostların Ahiret alemleri öyle Nur, Huzur ve mutluluk dolu olacak ki,bunu ancak Efendimiz (s.a.v) anlatabilir..
“Kıyamet gününde,Arşı-i Ala’nın etrafına,kürsüler konacak.. O kürsülere oturanların yüzleri,ayın ondördü gibi parlayacak.Diğer insanlar korku ve endise içinde çalkalanırken, Onlarda korku ve endişe olmayacak..Nebiler ve Şehitlerden olmadıkları halde,bütün iman ehli onlara imrenecek..Kürsüleri Nur,elbiseleri Nur,vücutları Nur..Yüzlerinin ışığından ay ve güneş olmadığı halde,Mahser yeri Pırıl-pırıl olmuş.
Ya Rabbi,bunlar kimlerdir.? “diye soracak Mahşer halkı..Onlar öyle kimseler ki, ayrı-ayrı memleketlerden uzak Şehirlerden Allah için bir araya gelip toplanırlar, Ve Allah’a zikrederler..Onlar ne birbirlerine haset ederler,ne buğuz ederler,ne kin Beslerler.. Allah’ın sevgisinde yok olmuşlardır ..İşte onlar,o kürsülerde oturanlar,Allah için birbirlerini sevenlerdır..”
Allah için birbirlerini sevenlere selam olsun. Allah icin sevebilecegimiz Allah dostu olan tanidiklarimizin sayisi artsin insAllah.. Kalbinde Allah sevgisi olmayanlardan Rabbim bizi korusun!
O VE BEN
Uzun zamandir Necip Fazil Kisakurek'in "O ve Ben" kitabini okumak istiyordum. Bir kac kitapciya sormustum ellerinde yoktu bende siparis verdim ve bi gun sonra kitabim geldi. Kitabimi aldim ama bir turlu okumaya baslayamiyordum hatta kardesim abla bu kitap surukleyici degil galiba dedi oysaki ben hic baslayamamistim, baslamayinca surukleyicide olmuyo dedim kardeşime ve aramizda esprisi oldu bi türlü başlayamamamın. Neyseki dun kardesim Kpss sinavinda ter dokerken bende disarida bekleme sırasında kitabimi okumaya basladim.
Kitabın başında Necip Fazıl'ın kendi el yazısıyla olan bu yazı var.
Yaklasik 100 sayfasini beklerken okudum. Geri kalaninida bugun okudum ve iftara kadar bitirdim. "O ve Ben" Necip Fazil Kisakurek'in hayatini anlatiyor, otobiyografi okumayi severim yasanmis hayat hikayeleri beni etkiler hele de hayatini okudugunuz kisi boyle bir Üstadsa! Necip Fazil'in hayati "bir bakis" ile degisiyor, o bakisin oncesi ve sonrasini anlatiyor. Iyi ki okumusum ve tekrar okumam gerekiyor diye dusunuyorum, kitapta beni etkileyen cok sey oldu. Necip Fazıl'ın hocası ile tanışması, hocası ile arasında geçen konuşmalar, gördüğü rüya, hocasının kerametleri etkileyen o kadar çok şey var ki... Necip Fazil'in Hocasi Abdulhakim Efendi Hazretleri'nin "Tek vakit namazimi kacirmaktansa bin kere olmeyi tercih ederim." sozu de beni etkileyen okurken not ettiğim sözlerden. Ve ustad Necip Fazil'in beni etkileyen sozlerinden bazilari:
✔Allah her an her şeyi yok ve her an her şeyi var eder.
✔Allah'tan baska kimsede havl(davranis) ve kuvvet yoktur!
✔Allah ve kul hakki olarak üzerimde ne kadar borc varsa, bunlarin hepsini odetmeden canimi alma.
✔Allah hepimizi affetsin; ve bizi ayagimiz arada sürçmüs olsa bile tekrar dogru yola çeksin ve ahitlerimize baglasin... Tek, halis ve samimi olmayi bilelim...
✔Allah, bana karsi islenen sucu bagislarim; fakat Sevgilime karşı işleneni affetmem, buyurdu. Her anılışta, hatıra her gelişte, her an, Salât ve Selam ona olsun!...
✔Ölmeden ölünüz!
✔Bütün ömür bir göz açıp kapamaktan ibaret...
✔Herşeyi o türlü kaybettim ki, Allah'ı kazandım.
✔Allah'a malik olan neden mahrumdur; Allah'tan mahrum olan da neye malik?...
Ve kitabın sonunda yazan cümlede şu: "Bugünün, yeşillikler ve pırıltılar içinde suyu arayan ceylan gençliği o pınara koşsun!..." Aradığımız suyu o pınarı bulabilmeyi, bulduğumuzda da kıymetini bilenlerden olabilmeyi nasip etsin Rabbim. Bir solukta hiç sıkılmadan okuduğum bir kitap oldu. Rabbim mekanını cennet eylesin, Necip Fazıl Kısakürek'in ruhuna 1 fatiha 11 ihlas okuyalım inşallah...
2 Temmuz 2015 Perşembe
GERÇEK ÖZGÜRLÜK
29 Haziran Pazartesi günü aldım Gerçek Özgürlük kitabını. Önceden aklımda yoktu bu kitap kitapçıya gittiğimde kişisel gelişim kitapları üzerine bikaç öneride bulundu ve içlerinden bunu tercih ettim. Kitabın arkasındaki yazı dikkatimi çekti ve öyle aldım. Kitabın arkasında: "Yaşamında kendisi olarak var olmamış biri duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayabilir mi?" yazıyordu. Ve büyük bir merakla iftardan sonra kitabi okumaya başladım. Ama öyle sürükleyiciydi ki kitabi elimden bırakamıyordum. Kişisel gelişim kitabı olduğu için kitabı sıkıcı olur diye düşünmüştüm ama öyle değildi kitaba kendimi öyle bir kaptırmıştım ki kitaptaki karakterler Yakup Bey ve Timur birdaha ne zaman görüşecek ne konuşacaklar diye soluksuz okuyordum, o akşam yatana kadar okudum. Sonra sahura kalktık sahurumuzu yaptıktan sonra da namaz kılıp uyurdum genelde ama kitapta neler olacağını merak ettiğim için sahurdan sonra uyuyamadım:) Kitabı elimden bırakamıyordum adeta beğendiğim yerlerin altını çiziyordum ve iyi ki iyiki almışım bu kitabı dedim. Sahurdan sonra yaklaşık 2 saat okudum ve sonrasında güneş doğduktan sonra uyudum. Uyandığımda tekrar kitabı elime aldım iftara kadar biraz daha okudum. Adeta kitaptaki Timur karakteri ben olmuştum şimdi Yakup bey görüşmede neler anlatacak heyecanını yaşıyordum. Akşam iftara davetli olduğumuz için iftara gittik ve eve geç geldik ama aklım hala kitabımda:) Yaklaşık 50 sayfa kalmıştı onuda sahurdan sonra okudum 01.07.2015 saat 05:36'da kitabı bitirdim. Ve kitabın sonunda teşekkür kısmını okuduğumda kitabın ismini Doğan Cüceloğlu'nun eşinin belirlediğini öğrendim gayet başarılı olmuş👍 Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır sözünü hatırlattı bana😉 Elimden bırakamadan bir solukta okuduğum nadir kitaplardan Gerçek Özgürlük, herkesin kendinden bişeyler bulacağı çok şey var.
Kitaptan beğendiğim cümleler:
🌷Kendi yolculuğumuzu yapmak için buradayız; bu yolculukta kendimiz olabilme cesaretini bulmamız kolay değildir, ama kendimiz olmadan yaşamamızdaki hiçbirşey anlamını bulamaz.
🌷Dünya bazen kapkaranlık gözükür, insan kendini yapayalnız ve değersiz görür, bu duygularda yaşamın bir parçası.
🌷Derdim yüreğimde, eller ne bilsin. Aşık Veysel
🌷Anlamak sevmenin başlangıcıdır. Baruch Spınoza
🌷Kendini keşfetmek kolay değildir, bazen yıllar alır. Çoğu insan kendini keşfedemeden ölür gider. Kendini bir tarafa itip başkalarının beklentilerine göre yaşamak çoğu kimseye kolay gelir. Ne var ki, kendisiyle ilişkisi kopuk yaşayan insan eninde sonunda bir iç yalnızlığa gömülür.
🌷Etrafında kimseyi bulamamak zor, içinde kimseyi bulamamak ise daha zor.
🌷Yaşamı özgürce kucaklamak! Yaşamında kendisi olarak var olmamış biri duygu, düşünce be davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayabilir mi?
🌷Kendi özüyle iliskisi olmayanın gerçek anlamda kimseyle iliskisi olamaz.
🌷İnsan kendisini anlam dünyasında var eder.
🌷Beni kendi maskelerimden kurtaracak
Kurduğum hapishaneden kaçıracak
Diktiğim engellerden aşıracak
Beni seven,
Beni anlayan
Bakışlar olacak.
Bana,
"Sen değerlisin" diyecek,
"Maskesizken, daha bir insansın"
"Daha yakın, daha bir dostsun"
Diyecek bir bakışa
Beni gören bir bakışa
Muhtacım...
🌷Bir kişinin kılık kıyafetine ve davranışlarına bakarak onun bir şahsiyet olup olmadığını anlayamazsınız. Bir şahsiyeti belirleyen kendi iç hesaplaşmasıdır, seçimlerini yaparken kullandığı iç hesaplaşması.
🌷İnsanın gerçek gücü sevgisinde açığa çıkar.
🌷Yaşamak bir ziyafettir. Bu ziyafete davetli kişiler pek çoktur ama masaya oturmayı başaranlar, çok azdır. DARWIN
🌷Bir insanın yaşamının anlamı, o insanın 'ben' ini aştığı yerde oluşur.
🌷Bir insanın en önemli zenginliği onun hayatının anlamıdır, olgun insan bu hazineyi kaybetmeyi göze alamaz.
🌷Bazı insanlar dünya beni görsün diye, bazı insanlar ise dünyayı görmek için dağlara çıkar!
🌷Olayların anlamı yoktur, onlara biz anlam veririz. Olgun insan, olaylara kendisinin anlam verdiğini bilir ve verdiği anlamdan sorumluluk alır.
🌷Kader inancı ile kadercilik aynı şey değildir. Kadere inananlar kendi yaşamlarından sorumluluk alır, kaderciler hiçbirşeyden sorumluluk almaz.
🌷Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan, cahilsin demektir. ŞİRAZLI SADİ
🌷Farkına varmak yetmiyor, yeterli gücüm ve cesaretim varsa seçimlerimi yaparak, yaptığım seçimlerden sorumluluk alarak, bir şahsiyet olarak yaşamaya başlayacağım.
🌷Ancak farkında olan insan kendini keşfetme yolculuğuna çıkabilir.
🌷İnsanım, öyleyse özgürüm. Özgürsem sorumlu olmalıyım. SARTRE
🌷Bilmediğinin farkında olan insan bilgisizdir, ama neyi bilmediğinin dahi farkında olmayan insan cahildir.
🌷Kişinin mutluluğu fiziki durumundan çok beyindekilere bağlıdır. Belirleyici olan, engelli ya da engelsiz olsun, insanın yaşam karşısında duruşunun sağlamlığıdır.
🌷Günlük telaşlar içinde insan hep meşgul. Belkide en az tanıdığı kendisi ve en az kendisi için düşünmeye vakit ayırıyor. Oysa hayat, yanından koşup gitmek için değildir, bazen de bir durup düşünmek lazım.
🌷Yaşadığımız her an önümüzde iki seçenek vardır; gelişime doğru bir adım atmak ya da güvende hissetmek için bir adım geri kalmak. ABRAHAM MASLOW
🌷Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır. YUNUS EMRE
🌷Dünya kimseye kalmaz!
🌷Hayatınızın her anında hayal ortakları ve hayal katilleriyle karşılaşacaksınız eğer hayal katillerinin etkisinde kalırsanız, gerçekleştirmek istedikleriniz hep bir hayal olarak kalacak.
🌷Samimiyetle inanmış bir kalp, çoğunluktur.
🌷Özgeçmişe değil özgeleceğe bakıyoruz. " Ben nasıl bir özgelecek hayal ediyorum? "
🌷1-Günü kurtaranlar-Balık veren
2-Bir kişiyi kurtaranlar-Balık tutmayı öğreten
3-Geleceği kurtaranlar- Balık endüstrisinde devrim yaratacak lideri keşfeden ve yetiştiren
🌷Vicdan yoksa, bilgi ruha sadece zarar verir. RABELAIS
🌷İnsan hem arkadaş, dost edinme hem de kendi öz değerlerinden kopmama sorumluluğunu eş zamanlı taşımalı.
🌷Bir üniversitenin gerçek gücü, öğretim üyelerinin öğrencileriyle kurduğu akıl ve gönül bağlarında kendini gösterir.
🌷İçinde yetişilen aile ortamı, alınan terbiye, toplumun kültürü kişinin anlam çerçevesini etkiler.
🌷Her insanın var olabilmesi icin 'ben' i düşünmesi kodlaması, beslemesi ve geliştirmesi gerekir, yani bir miktar 'bencil' olması gerekir. Bu gerçekçi, doğal ve sağlıklı bir bencilliktir. Ama bencilliğin aşırı dereceye çıktığı durumları kast ediyorsak, evet, bencil insanın mutlu olması zordur çünkü yaşamının anlam sahası kısıtlıdır ve ister istemez bir süre sonra kendini yaşamdan kopuk hissetmeye başlar.
🌷27 Mayıs Türk demokrasisine vurulan bir darbeydi. O gün asılan Adnan Menderes'i bugün demokrasi şehidi ilan etmek ve adına anıt dikmek, adını bir üniversiteye vermek tarihimizdeki o kara lekeyi daha manidar yapıyor.
🌷Anneler başaramazsa tüm insanlar tehlikeye girer. ALFRED ALLER
🌷İnsanlar farkında olduğu kadar yaşar; yaşamın temeli farkında olmak.
🌷Öğrenilmiş cehalet, doğru bilinen yanlışların nesillere aktarılmasıyla oluşur. Tehlikelidir çünkü gerçek doğruların öğrenilmesini engeller.
🌷Kendi hayatında kendi olarak var olmak...
🌷Bir insanı değerlendirmek için nelere sahip olmadığına değil, sahip olduklarıyla neler yaptığına bak.
🌷Eylemlerimizin arkasında seçimlerimiz, seçimlerimizin arkasında duygularımız, duygularımızın temelinde ise değerlerimiz yatıyor.
🌷Hakikatten daha üstün başka bir değer yoktur.
🌷Her insanın yaşanması gereken bir hayatı var ve ertelenemez. Sizin önünüzde sizin yaşayacağınız benim önümde benim yaşayacağım bir ömür var. Yaşam ertelenemez. Normal olarak sağlıklı insanlar olarak yaptığımız seçimler, 'yaşamak ya da yaşamamak' konusunda değil, 'nasıl yaşayacağımız konusunda olur.
🌷Seni diğerlerinden farksiz yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!...
🌷Sheakspeare'in sözü, 'Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu' her şeyi özetliyor.Kendi bilinçli seçimlerimizle mi, yoksa başkalarının bizim için yaptığı seçimlerle mi var olacağız?
🌷Akıllı insan kime güveneceğini temkinli bir arayışla keşfeder, ama iki şeyden vazgeçmez: Güveneveği insanlarla birlikte olmak ve güvenilecek bir insan olmak.
🌷Merhamet duygusu empatinin, insaflı olmanın, olgun insan olmanın belirtisidir.
🌷En temel özgürlük, insanın kendisi olarak yaşamında var olabilmesi ve kendi bütünlüğünü yaşayabilmesidir; dürüst insan özgürdür.
🌷İnsan yalnızca dış dünyanın farkında değildir, farkında olduğunun da farkındadır. Sembollerle düşünen insan düşündüğünün bilincindedir.. İnsan neslinin devam etmesi, insanların aileden başlayarak çeşitli toplumsal yapılar meydana getirmesine bağlıdır.
🌷Kültür ve medeniyet doğada kendiliğinden yoktur, insan ürünüdür. Her toplumun kültürü vardır. Ama medeniyete vücut veren şey insanın kendi zihninin başlı başına bir imkan kaynağı olduğunu fark etme yeteneğidir.
🌷İster kadın ister erkek, kültür robotu olan bir insan kendi olamaz ve kendi olamayan insan mutlu değildir.
🌷Bütün yolculuk, kendimi kendim olarak görebilme yeteneğine kavuşmak için yapılan bir yolculuk.
🌷Siz kendiniz, kendi hayatınızda kendiniz olarak var olamazsanız, kendiniz de dahil hayatınızda hiç kimseyle gerçek bir iliski içine giremezsiniz. Herkesin başarılı gördüğü bir evliliğiniz olur, ama sizin ruhunuz yalnızdır, hüzünlü ve mutsuzdur.
🌷Doğumundan itibaren bütün yaşam boyu çocuğu ve yetişkini etkileyen aile, okul çevresi, arkadaş çevresi, kitle iletişimi, iş, meslek ve kültür koşullanmalarının etkisi daha büyüktür.
🌷Asıl yetimler anadan babadan değil, bilim ve ahlaktan yoksun olanlardır. Hazreti Ali
🌷İki insan birbirinin farkına varınca, iletişim başlar. İster konuş, ister konuşma, ister bak, ister bakma, birşey yap ya da yapma, iki insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar.
🌷Doğumdan sonra öpülüp koklanmayan çocukların yüzde doksanı ölmektedir.
🌷Can değerli olmak, yeri doldurulamaz, biricik olmak ister.
🌷Eğer yaşamınızın tanığı yoksa psikolojik olarak, can olarak, siz var olamazsınız; bedenen var olursunuz, ama psikolojik olarak var olamazsınız.
🌷Bir insanın ruhunun incinmesi acı birşeydir. Çünkü kırılan, incinen ruhun tamir edilmesi zordur. Hele çocukluk yaşlarında.
🌷Çocuk sevildiğini anlayacak şekilde dünyaya gelir. Hiç kimsenin çocuğa şu sevgidir, şu değildir demesine gerek yoktur.
🌷İnsan iliskilerinde güven çok önemlidir ve bir insanın kazanabileceği en yüksek makam güvenilecek bir insan olmaktır.
🌷Felaketler karşısında direnmek, kahramanlıkların en büyüğüdür. Fenelon
🌷İyilik insanları birbirine bağlayan altın zincirdir. GOETHE
🌷Mevki makam içinde hiyerarşik iliski kurmaya o kadar alışmışız ki, insan insana iliskileri görünce bir tuhaf oluyoruz.
🌷Söylemek kolay, yapmak o kadar kolay bir şey değil.
🌷Aklını gönlünün değerleriyle yöneten insan yaşamın efendisidir.
🌷Öğretmenin söylediği söz, yaptığı hareket, ortaya koyduğu istek, hep öğrencinin gelişimini amaçlamalı. Uygun olan, dürüst olan bu.
🌷Bazı insanlar rüzgar ters yönden esiyor, diye şikayet ederler, bazıları da rüzgar hangi yönden eserse essin, bir yolunu bulup tekneyi doğru yöne götürmeyi becerirler. Önemli olan rüzgari iyi kullanmak!
🌷Bir gün, ' İnsanın bitmemiş işleri onu Kangal köpeği gibi sağa sola sürükler gezdirir.'
🌷Hepimizin yaşadığı topluma ait olan bir tarafı yani kültür robotu tarafı olabilir ve olmalıdır da. Aksi halde uyumsuz, toplum dışına itilmiş, hırçın ve mutsuz oluruz. Tabii, şahsiyet olmuş biri bu robotluk ölçüsünü kendi seçimiyle belirler.
🌷Bir şahsiyet olmuş olgun insan, kendi gözüne, vicdanına hesap veren insandır.
🌷Şu veya bu şekilde mutlaka güvene ihtiyaç vardır. Güven olmazsa tıkanır kalır, hareket edemezsin yaşam durur.
🌷Kendini sevmeyen, kimseyi sevemez!
Benim okurken beğendiğim altını çizdiğim cümlelerden bazıları bunlar kitabın kısa bi özeti gibi oldu:) Ama bunları sadece konu başlıkları gibi düşünebilirsiniz daha fazlası için kitabı alıp okumalısınız. Ben iyi ki almışım ve okumuşum diyorum, hayata bakış açımı değiştiren beni silkeleyen bir kitap oldu. Sizde okuduğunuzda pişman olmazsınız diye düşünüyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)